EĞİTİMDE NASIL BAŞARACAĞIZ?

EĞİTİMDE NASIL BAŞARACAĞIZ?

Allah’a şükürler olsun ki ülkemizde Covid 19 verilerine bakıldığı zaman kontrol altına alındığını görüyoruz. Bu başarıda uyarıları dikkate alan vatandaşlarımıza ve görevi başında bulunan sağlık bakanlığı personeline, hekimlerimize, idarecilerimize, güvenlik güçlerimize, vefa gruplarında görev alan emek veren herkese teşekkür ediyoruz.

Bir ülkenin asıl zenginliği insani vasıfları yüksek, eğitimli bireylerdir. Batı medeniyetinde aslolan maddî zenginliktir. Biz de batı medeniyetinin sadık bir taklitçisi olarak, çocuklarımızı sadece maddî kazanca yönelik meslek sahibi olmaları için testle tost arasına sıkıştırıyor ve manevî yönlerine yapmadığımız yatırımı maddî kurtuluşlarına yapıyoruz.  Bu haliyle bugünkü eğitim sistemi ile gençlerimizi eğitmek yerine öğütüyoruz.

Eğitim ailede başlar okulda öğretmenle devam eder. Eğitimde asıl mesele gençlerin kalbine ne koyduğumuz ve bunu nasıl yaptığımızdır. Yoğrulacak ruhlar öğrencilerdir. Öğrenci toplumsal ilişkilerinde nasıl davranacağını evinde ve okul ortamında öğrenir. Sorunu çözecek eğitim sistemimiz sorun kaynağı olmaya başlayınca günü kurtaran stratejiler bir süre sonra elimizde patlamaktadır. Okullarımızın koronavirüsten dolayı eğitime ara vermesi üzerine EBA’da gerek TV gerekse internet üzerinden eğitim verilmeye çalışılmaktadır. MEB yetkililerinin emeklerini görmezlikten gelemeyiz ama uzaktan eğitime çok uzak olduğumuzu maalesef görüyoruz.

Dernek olarak düşüncemiz, uzaktan eğitim devasa kalabalık okullar için bir panzehir olabilir, desteklenmeli ve geliştirilmelidir. Ancak Uygulamalı eğitimler dijital ortamda verilebilecek hususlar değildir. Böylesine önemli bir konuda atılacak her doğru adım bir milletin geleceğini kurtaracağı gibi, atılacak her yanlış adımda o ülkenin çöküşünü hazırlar. İlmî altyapısı oluşturulmadan atılacak adımlar kadük kalacağı kesindir.

Covid-19 uzaktan eğitim çalışmaları göstermiştir ki Bilgisayar ve Öğretim Teknolojilerini bilen öğretmenlere ihtiyaç vardır. Her okulda öğrenci sayısına göre Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Mezunu öğretmenleri mutlak olmalıdır. Robotik kodlama, yapay zekâ vb. teknoloji eğitimin öne çıktığı dünyamızda verilecek eğitimlerin öncelikle bu arkadaşlarımız tarafından verilmesinin önemini ortaya çıkarmıştır.

İnsanın yaradılış durumu, psikolojik, biyolojik ve ruhsal  konumu dikkate alınmadan eğitim sisteminde denenen yapısal değişiklikler çocuklarımızın geleceğini olumsuz etkilemektedir. Eğitim sistemi eğitimin sorunlarını çözememektedir. Korona sürecinde sınava girecek öğrencilerle ilgili sağlam çözüm üretilememiştir. Lise son sınıf öğrencileri sınav tarihinde yapılan değişikliklerle mutsuzluğa sürüklenmişlerdir.

Eğitim sisteminin ve müfredatların yanlışlıkları, eğitimde ahlak ve maneviyatın önemsenmemesi, TV programlarının yanlış örneklemelerle dolu olması gibi uygular nedeniyle çocuklarımız  kötü modellerin etkisi altında  kalmaktadırlar. Bu olumsuzluklar da çocukları ve gençleri; alkol, uyuşturucu, şiddet, çetecilik gibi yanlışlıklara götürmektedir. Eğitim sisteminin  günah ile sevabı, meşru ile gayrı meşruyu, helal ile  haramı, faydalı ilime yönelmeyle faydasız ilime yönelmeyi bir değerlendirmeye tabi tutmadan bir arada öğrencinin önüne koymakta ve seçme yapmasını istemektedir, eğitimdeki en büyük yanlış da budur.

İçkinin ve zinanın serbest, faizin ve kumarın yaygınlaştırılmaya çalışıldığı bir ortamda bunlara karşı yapılacak telkinlerden çok icraatlarla insanlığı kurtaracak yeni bir düzene ihtiyaç vardır. “Her doğan çocuk İslam fıtratı üzerine doğar. Onu Yahudileştiren, Hıristiyanlaştıran ya da Mecusileştiren anne ve babasıdır." Hadisi şerifinde de ifade edildiği üzere her çocuk günahsız ve bütün kötülüklerden uzak olarak doğmaktadır.   Çocuklarımız bizlerin aynasıdır. Onlarda görülen iyi ve kötü davranışların kaynağı bizleriz. Özellikle kontrolsüz internet kullanımı, cinsel içerikli TV programları, şiddet konulu film ve diziler aile yapısını yozlaştıran magazin,  ölüm, intihar, cinayet haberlerinin pervasızca yayınlanması sistemi zaafa uğratan ve madde bağımlılığını şiddeti, tacizi körükleyen ahlaki erozyonu ve manevi tahribatı artıran sebepler olduğunu yıllardır söylüyoruz. Avrupa Biriliği Eğitim çalışmaları ve projelerinden umutlanan ve çareyi AB politikalarında arayan yetkilileri düşünmeye, milli ve özgün çareler aramaya davet ediyoruz. Bu düzen değişmeli ve eğitim sistemi yeniden kurgulanmalıdır. Zira insanı sadece tüketen bir varlık olarak düşünen, İlahî gerçekleri merkeze almayan hiç bir sistemin başarı şansı olamaz.

ÖĞ-DER olarak şuurlu bireylerin ve şuurlu öğretmenlerin bu toplumu kurtarabileceğine inanıyoruz ve bundan dolayı eğitim adına düşüncesi, sancısı olan herkesle Yunus Emre’nin dediği gibi tanış olmaya, derneğimizin faaliyetlerine katılmaya davet ediyoruz. Türkiye’de şu an şubelerimize eğitime gönül veren bu konuda sancısı olan herkesi çayımızı içmeye bekliyoruz. Şubelerimize gelmeyenleri ise internet sitemizde yer alan eğitim faaliyetlerimize, çalışmalarımızı incelemeye katkıda bulunmaya, Milli Şuur Dergimizi, yayınladığımız kitaplarımızı okumaya düzenlediğimiz 9.Kısa Film Senaryo yarışmasına katılımlarınızı bekleriz.

Haziran ayı içerisinde LGS’ye girecek çocuklarımıza ve YGS’ye girecek gençlerimize başarılar diliyorum.

 

Hamdi SÜRÜCÜ

ÖĞ-DER Genel Başkanı

Google Plus'da Paylaş

Yorumlar