STK’LAR KİME KURBAN EDİLİYOR, MAVİ MARMARANIN İNTİKAMI MI ALINIYOR?

  • 0
  • 1644
STK’LAR KİME KURBAN EDİLİYOR, MAVİ MARMARANIN İNTİKAMI MI ALINIYOR?
Şuurlu Öğretmenler Derneği olarak başta eğitim olmak üzere kimi sorunlarımızın batıdan devşirme hastalıklardan dolayı sürdüğünü ve bu hastalıklara karşı reçetemizin şuurlu öğretmenler eliyle yetişen, öz’ü ne dönmüş özgüveni yüksek bireylerle gerçekleşebileceğini defaatle söyledik ve hala söylüyoruz. Yerli ve milli olmak sadece dışardan emir almamakla olmuyor. Batıl zihniyetleri toplumumuzun can evine taşımak, AB gibi Allahın normlarıyla çatışan başta lgbt türü yapılanmalar olmak üzere aileyi yıkmayı hedefleyen normları, batıya mahsus batı için düzenlenmiş eğitim sistemlerini ülkemizde milletin meclisinde kanunlar yaparak dayatmanın zararlarını hala çekiyoruz. İşte bu zararlı girişimlerden biriside meclisten geçen ve kamuoyunda dernekler yasasında değişiklik şeklinde anılan çalışmadır. Şu an meclisten geçen bu kanun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayına sunulacaktır.
 
Kanunlar ihtiyaçtan doğar peki o zaman bu yasa değişikliği hangi ihtiyaçtan doğmuştur? Bu kanunu bize yapın diyen batılı güçlerdir. ‘Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının, Finansmanının Önlenmesi’ başlığı altında gösterilen BMGK Birleşmiş Milletler Genel Kurulu “Mali Eylem Görev Gücü (FATF) adı verilen örgütün 12 Nolu tavsiye kararının içeriğinde yer almadığı halde dernekleri ve vakıfları doğrudan ilgilendiren “Yardım Toplama faaliyetlerinin” de mezkûr kanun teklifinin içine dahil edilmesi derneklere, vakıflara ve sivil toplum kuruluşlarına kurulmuş bir tuzaktır. 
 
Terörün şiddetin önlenmesinde devletlerin ve hükümetlerin en büyük destekçisi sivil toplum kuruluşlarının terörün önlenmesi hususundaki yasanın içine dahil edilmesi, bu kanun kılıfı içinde sivil toplum kuruluşlarımızın küresel denetim içine sokulması herhangi bir derneğin terörist ilan edilmesi aslında batılı ve batıl güçlerin keyfine bırakılmıştır.
 
Derneklerin ve vakıfların Yardım Toplama faaliyetlerini de içine alan, “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun” teklifi yasalaştığı takdirde; başta ülkemizde olmak üzere Suriye’de, Yemen’de, Filistin’de mazlum mağdur İslam coğrafyasında dinî ve sosyal alanda faaliyet gösteren legal sivil toplum kuruluşlarının, küresel güçler tarafından hiçbir ispata ihtiyaç duymadan terör örgütü listesine alınması durumunda resmen terör örgütü olarak kabul edilmesinin yolu açılmış olacaktır. Gazze’ye Filistin’e, İşgalci İsrail’in baskısı altında madden ve manen yaşam mücadelesi veren Kudüs muhafızlarına yardım elini uzatmak teröre destek sayılacaktır. Bu kanunu dayatanları aslında Mavi Marmara’nın da intikamını almak istediklerini düşünüyoruz. Çünkü Mavi Marmara sivil bir insiyatif olarak İsrail’in gerçek yüzünü bir daha gösteren bir eylem ortaya koymuştur.Terör ile doğrudan veya dolaylı ilgisi bulunan kişi, kurum ve kuruluşların faaliyetlerinin engellenmeleri ve cezalandırılmaları zaten mevcut yasalar ile yapılmaktadır.Bu yasa ile mazlum coğrafyaların STK’ları sindirilmek susturulmak istenmektedir. Böylelikle başta Afrika olmak üzere mazlum coğrafyalarda etkili çalışmalar yapan İslami STK’ların önlenmesi hedeflenmektedir.  Sivil toplum kuruluşları halkın yararına olmayan hükümet politikalarını değiştirme yönünde ikna eylemleri ve lobi faaliyetleri yürüten kâr amacı gütmeyen ve gelirlerini bağışlar ve/veya üyelik ödemeleri ile sağlayan kuruluşlardır. Sivil toplum kuruluşları bir milletin vicdanıdır. Sivil toplum yok edilirse toplum vicdansı yok edilmiş olur.
 
Şu günlerde devam eden pandemi sürecinde uzaktan eğitim yapılmaya çalışılmaktadır. Öğretmenlerimiz ve eğitim çalışanları bin bir türlü fedakarlıkla bu faaliyeti yürütürken bakanlık merkez  EBA’nın çok tıklandığından bahisle sanki eğitim iyi bir şekilde yapılıyormuş izlenimi verilme çalışmaktadır. Geçen yaz ayları boyunca bakanlık pandemi devam ederse ne yapmalıyız konusunda çalışmalar yapmış olmakla beraber çok meseleyi eksik bırakmış ki, hala her ay tablet ve internet ihtiyacı olan öğrencileri bildirin diyerek okullardan isim toplamaya ve tablet dağıtmaya çalışmaktadır. Tablet dağıtma ve tabletlerin işlevi konusunda FATİH Projesi çerçevesinde olumsuz tecrübeler halen hatıralardadır. İçinde bulunduğumuz zor durumda bir çıkış yolu olarak tablet dağıtımı görülse de tabletlerin nasıl kullanılacağı, ders dışı zamanlarda çocuk ve gençlerin nasıl kullanacağının kontrolü mümkün olmayacaktır. Bu durumda bir yıl öncesine kadar şikâyet konusu olan fakat şimdilere hiç konuşulmayan teknoloji ve sosyal medya bağımlılığı konusunda ne yapılmalı veya ne yapılacak sorusunu akla getirmektedir.  Aslı mesele sadece tableti interneti temin etmek değildir asıl mesele o tablet ve internetin nerede nasıl kullanılacağını kontrol edebilmektir.
 
Pandemi sürecinin önümüze getirdiği sorunlardan hareketle; zorunlu eğitim, sınav temelli eğitim yöntemi, haftalık ders saatlerinin çokluğu, ders ve okul çeşitliliğinin fazlalığı eğitimde birçok mesele temelden ele alınmalı gidişat sorgulanmalıdır. 
 
Bugünkü şartlarda içinde bulunduğumuz duruma çözüm için yapılan çalışmalar küçümsenmemekle beraber tüm bunlar günlük meselelerdir. Eğitimde geleceği kurtaracak ciddi çalışmalar ve değişimler zaman kaybetmeden yapılmalıdır.
 
Temel meselemiz; eğitimin temeline ahlak ve maneviyatı koyarak çocuklarımızın kendi yaşayacakları geleceklerinde kendilerine, ailelerine ve millete faydalı, ahlaklı, merhametli ve dünya ile yarışacak gençler olarak yetişmeleri için çalışmaktır.
 
Şube Başkanları Toplantısını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz:
 
Yorumlar
Yorum Yaz