ÖĞ-DER GENEL BAŞKANI HAMDİ SÜRÜCÜ:
‘ÖĞ-DER DÜŞÜNCE ÜRETİR’
‘GENÇLERİMİZİ MİLLî ŞUURLA YETİŞTİRECEĞİZ’
Öğretmenlere yönelik düzenlenen 7.Eğitim Kampı’nda konuşan ÖĞ-DER Genel Başkanı Hamdi Sürücü, “Biz şerefli bir maziye sahibiz. Bu şerefi yeniden kazanmak istiyoruz. Bu yüzden gençlerimizi millî şuurla yetiştirmek, onları batı taklitçiliğinden kurtarmak istiyoruz.” dedi.
“Merhum Nurettin Topçu’nun “İsyan Ahlakı” adlı kitabında belirttiği gibi gençlere imanı, itaati öğretirken beraberinde isyanı da öğretmeliyiz. Her şeye kuzu kuzu itaat eden bir nesil değil, inancımız gereği batıl olan her şeye isyan edebilen bir nesil.”
Şuurlu Öğretmenler Derneği Genel Merkezi tarafından her yıl geleneksek olarak düzenlenen eğitim kampının 7.si Pandemi sebebiyle sanal ortamda Zoom programı üzerinden yapıldı. 22-26 Ocak günleri arasında düzenlen Eğitim kampına Türkiye’nin dört bir yanından eğitimciler ve idareciler iştirak etti. Soru ve Cevap bölümün de yer aldığı programda aşağıdaki konu ve konuşmacılar yer aldı.
FARKLILIKLARIN YÖNETİMİ VE 21. YY. ÖĞRETMENİ, Prof. Dr. İbrahim KOCABAŞ Yıldız Teknik Ü. Öğretim Üyesi, TEMEL ESASLAR, Muhittin YILDIRIM Din Bir Der Genel Başkanı, SOSYAL YAPININ GÜÇLENDİRİLMESİ,İbrahim VELİ Gazeteci Yazar, NİÇİN MİLLÎ GÖRÜŞ ve NİÇİN ÖĞ-DER ? Hamdi SÜRÜCÜ, ÖĞ-DER Genel Başkanı, DİJİTAL OKURYAZARLIK, Prof. Dr. Erol DURAN Uşak Ü. Öğretim Üyesi, MİLLÎ GÖRÜŞÇÜ DAVA ADAMI OLMAK, Oğuzhan ASİLTÜRK Millî Görüş Vakfı Başkanı,GÜNCEL MESELELERE MİLLÎ GÖRÜŞ ÇÖZÜMLERİ, Temel KARAMOLLAOĞLU Saadet Partisi Genel Başkanı.
Şuurlu Öğretmenler Derneği Genel Başkanı Hamdi Sürücü eğitim kampında yaptığı konuşmada Milli Görüş’ün; hayatın temeline “Önce Ahlak ve Maneviyatı” koymayı hedefleyen yeni bir dünya düzeni kurmanın adı olduğunu ve ÖĞ-DER’in bir Millî Görüş kuruluşu olduğunu söyledi. Hamdi Sürücü, “Biz Millî Görüş’ün merkezindeyiz. Rahmetli Erbakan ÖĞ-DER için “Millî Görüş’ün kalbidir.” demişti. Biz düşünce üreten, düşünceyi anlatan ve düşüncenin eğitimini yapan bir kuruluşuz. Muallimler olarak çocukları anne kucağından alıp gençliklerinin ikinci dönemine kadar onlara yön veren, onları hayata kazandıran bir kuruluşuz.”dedi.
Öğretmenlerin insan yetiştirme, insana şekil verme, insanı kamil yetiştirme görevlileri olarak bu işin temeli olduğunu ifade eden Sürücü, eğitimcilerin “Ben muallim olarak gönderildim.” diyen sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (SAV)’nin muallimliğinin mirasçıları ve onun yolunu devam ettirenler olduğunu hatırlattı.
ÖĞ-DER olarak hali hazırda 60 şube ile hizmetlerini sürdürdüklerini söyleyen Hamdi Sürücü, 81 ilde ve Kıbrıs’ta teşkilatlanmayı tamamlamayı hedeflediklerini söyledi. ÖĞ-DER Genel Başkanı Hamdi Sürücü daha sonra konuşmalarını şöyle sürdürdü: “Eğitim yoluyla ifsad ile mücadele etmek ve adil bir eğitim düzeni ortaya koymak için çalışmaktayız. Uluslararası Eğitim Konferansları bize şunu öğretti ki, emperyalist güçler dili, dini ne olursa olsun dünyadaki mazlum ülkeleri eğitim yoluyla ifsad etmiştir. Bu ülkelerde insanların düşünceleri pranga altına alınmış, insanlar adeta zihinsel köle haline getirilmiştir. Maalesef bu ezilen sömürülen devletler kendi tarihlerine bakmıyor, kendi eğitim politikalarını oluşturamıyor.”
Bu çalışmaları bir Müslüman birey olarak sorumluluk gereği yaptıklarını belirten Sürücü, “Biz şerefli bir maziye sahibiz. Bu şerefi yeniden kazanmak istiyoruz. Bu yüzden gençlerimizi milli şuurla yetiştirmek, onları batı taklitçiliğinden kurtarmak istiyoruz. Kendi tarihinden, kendi imanından ve kendi ahlakından güç alarak geleceğe bakan, geleceğini kuran gençler yetiştirmek istiyoruz.” diye konuştu.
Öğretmenlik mesleğinin para kazanma mesleği değil, insanı yetiştirme ve insanın kalbine dokunma mesleği olduğunun altını çizen Hamdi Sürücü, “Bu meslek insanın fıtratını bozmadan onu kamil insan yapma mesleğidir.” dedi.
ÖĞ-DER Genel Başkanı Hamdi Sürücü daha sonra şunları söyledi:
“Milli Eğitim Sistemi olarak taklitçilikle bir yere varamayız. Dinimize sahip çıktığımız gibi dilimize de sahip çıkmalıyız. Çünkü dünyada ülkeler dil ve kültür ile sömürülüyor. Merhum Nurettin Topçu’nun “İsyan Ahlakı” adlı kitabında belirttiği gibi gençlere imanı, itaati öğretirken beraberinde isyanı da öğretmeliyiz. Her şeye kuzu kuzu itaat eden bir nesil değil, inancımız gereği batıl olan her şeye isyan edebilen bir nesil.
Şuurlu Öğretmenler Derneği olarak Milli Eğitim Sistemimizin yönünün Fullbright, AB Eğitim Müktesebatı ve Brüksel’den uzaklaşıp yeniden Türkiye’ye, kendi Milli ruhuna dönmesini istiyoruz. Bizler Milli Görüş anlayışını eğitimcilerimize ulaştırmak için aynen bir maraton koşucusu gibi durmadan, dinlenmeden koşmalıyız. Maraton koşusu 43 km’dir. Maratoncu oturup dinlenmez, koşarak dinlenir ve bitiş çizgisine varır.”
ÖĞ-DER’in yaptığı çalışmalardan da bahseden Sürücü, dernek olarak 9 Kısa Film senaryo yarışması, 7 Uluslar Arası Eğitim Konferansı, 7 Yerel Eğitim Şurası, konferanslar, paneller yaptıklarını söyledi. Sürücü derneğin yayınlarından da söz etti. Hz. Peygamberin Eğitim Metodu kitabının yanı sıra senaryo yarışmalarının 3’ünü kitaplaştırdıklarını ve bir de üç aylık periodla çıkan Milli Şuur Dergisinin de 56. Sayısını çıkardıklarını söyledi. Dernek olarak eğitim öğretimle ilgili çok sayıda rapor hazırladıklarını, bu raporları Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilgili birimlerine ulaştırdıklarını da söyleyen Sürücü TV5’te yayınlanan “Eğitim Dünyamız” adlı bir de haftalık eğitim programıyla da çalışmaları sürdürdüklerini ifade etti.
Milli Görüş Vakfı Genel Başkanı Oğuzhan Asıltürk Milli Görüş Dava adamının özelliklerinden söz etti. Müslümanların inançları gereği hayatının her yönünün İslam’ın değerlerine uyup uymadığını kontrol etmesinin doğal olduğunu söyleyen Asiltürk, bir dava adamının maneviyatçı , hakkı üstün tutan ve nefis terbiyesini esas alan bir anlayışa sahip olması gerektiğini söyledi. Temeli şefkat ve merhamet, gayesi bütün insanlığın saadet ve mutluluğunu tesis etmek olan bir anlayışa sahip olduklarını belirten Asiltürk, bu hareketin ihtiyari değil zorunlu bir hareket olduğunu söyledi. Asiltürk konuşmasına şöyle devam etti: “Millî Görüş bu toplumun özüdür. Tarih boyunca toplumun feraset ve basiretinden süzülerek oluşmuş, hak ve adalete dayanan, israf ve tefritten uzak bir harekettir.”
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ise, yaptığı konuşmada Siyer-i Nebi’den ve Milli Görüş Lideri Merhum Erbakan Hoca’dan bahsetti. Kelime-i Tevhid üzerinde duran Karamollaoğlu, “İnancımızın temeli Lailahe İllallah, Muhammedün Resulullahtır. Biz yalnızca Allah’a inanır ve ondan başka kimseye kul olmayız, kula kul olmayız. İnancımızı da peygamber efendimizin bize gösterdiği şekilde yaşarız.” diye konuştu.
Peygamber efendimiz döneminde müşriklerin peygamberden hep mucize beklediklerini, oysa Hz. Muhammed (SAV)’in mucizelerinin sayılı olduğunu açıklayan Karamollaoğlu, O’nun en önemli özelliğinin “El Emin” olduğunu vurguladı. Karamollaoğlu bir eğitimci için Hz. Peygamberin hayatının en iyi örnek olduğuna dikkat çekti.
Din Bir Der Genel Başkanı Muhittin Yıldırım da Müslüman’ın tanımını yaparken Müslüman’ın Allah ve Resulünün emirlerine teslim olmuş kişi olduğunu söyledi. Yıldırım daha sonra şunları söyledi: “Allah’ın doğru dediğinden almazsanız heva ve hevesten alırsınız. O zaman da imtihanı kaybedersiniz. Müslüman aklına uyanı, nefsinin arzuladığını, hoşuna gideni, canın çektiğini yapan insan değildir. Yani Müslüman Allah ve Resul’ünün emirlerine teslim olan kişidir.”
Yıldız Teknik Ü. Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim KOCABAŞ “Farklılıkların Yönetimi ve 21 Y.Y Öğretmeni” konulu bir sunum yaptı. Sunum ilgiyle izlendi. Konuşmasında geçenlerde vefat eden ünlü tarihçi Yavuz Bahadıroğlu’ndan bahseden Kocabaş gençliğinde bazı hocaların kendilerine yanlış bilgiler öğrettiğini, Bahadıroğlu’nun romanlarını okuduktan sonra tarihi gerçekleri daha iyi öğrendiklerini söyledi. Kocabaş Bahadıroğlu’nun gençliğe tarih bilinci verme anlamında çok büyük hizmet ettiğini söyledi ve merhum yazara Allah’tan rahmet diledi.
“Okullarımızla toplumu barıştırmamız lazımdır.” diyen Prof. Dr. İbrahim Kocabaş, “Okullarımız toplumun değerlerini öne çıkaran eylem ve davranışlara ağırlık vermelidir.” dedi.
Türk eğitim sisteminde mevcut sınav sistemini değiştirmeden eğitimde istenen hedefe varmanın mümkün olmayacağını iddia eden Kocabaş, farklılıklara saygı gösterilmesini, ön yargıyla kimseye bakılmamasını istedi.Türk Eğitim Sistemi'nde çocuklara çok fazla ders verildiğini ve fazla bilgi yüklendiğini söyleyen Kocabaş, “Ne demek bilgisayar başında 6 ders yapmak. Bilgi zengini ama uygulama fakiri bir sistem. 8. Sınıfta verilen konuları Almanya’daki lise öğrencileri bilmez. Bunun için bu müfredatı mutlaka hafifletmemiz lazım. Ayrıca, proje okulu veya nitelikli okul doğru bir kavram değil.” Şeklinde konuştu.
Uşak Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Duran ise, programda eğitimcilere Dijital Okur Yazarlık konusunda teknik bilgiler verdi. Sunum eğitimciler tarafından beğeniyle izlendi.
TANITMA BAŞKANLIĞI