GEÇMİŞTEN GELECEĞE YÜKSEKÖĞRETİM SEMPOZYUMU
SONUÇ BİLDİRGESİ
ÖĞ-DER tarafından 25 Eylül 2021 tarihinde Ankara’da ‘TÜBA 2020 Türkiye Bilim Raporu Işığında Geçmişten Geleceğe Yükseköğretim’ başlıklı bir sempozyum düzenlenmiştir. Söz konusu sempozyuma; YÖK başkanlığı, ÖSYM başkan yardımcılığı, rektörlük, dekanlık ve enstitü müdürlüğü gibi akademik görevlerde bulunmuş kişi ve alanında saygın bilim insanlarının katılımıyla ‘Türk yükseköğretimin temel ve güncel sorunları‘ bir gün boyunca etraflıca tartışılmış, müzakere edilmiş ve aşağıdaki hususların kamuoyu ile paylaşılmasının yararlı olacağı düşünülmüştür.
- Türkiye’nin geleceği için stratejik bir öneme sahip olduğu düşünülen ‘özerk ve bağımsız üniversite’ sorunu bütün yönleriyle etraflıca tartışmaya açılmalıdır. Bu bağlamda; üniversitelerin özerkliğini ve bağımsızlığını olumsuz yönde etkileyen faktörler ortadan kaldırılmalı, bu hususta yasal düzenleme yapılmalı ve akademik özgürlükleri en üst seviyede güvence altına alan bir üniversite yönetim yapısı kurulmalı, üniversiteler YÖK boyunduruğundan kurtarılmalı, YÖK’ün görevleri, üniversitelerin standartlarını belirleyen bir planlama ve denetleme ile sınırlandırılmalıdır.
- Üniversiteler toplumun en gözde kurumları olarak, liyakat ve yetkinliğin en çok değer verildiği veya öne çıkarıldığı kurumlara dönüştürülmelidir. Gerek akademik kadroların tahsisinde gerekse yönetim görevlerine yapılan atamalarda rasyonel ölçütler belirlenerek; yetkinlikleri olmayan kişilerin üniversitelerde istihdamının ve yönetsel makamlara gelmelerinin önüne geçilmelidir.
- Rektörlere tanınan haklar ve yetkiler sınırlandırılmalı; akademik kurulların yönetim süreçlerinde daha etkin rol almalarını sağlayıcı düzenlemeler yapılmalıdır. Çoğulculuğu ve katılımcılığı esas alan, yetki-sorumluluk-hesap verebilirlik dengesinin çok iyi kurulduğu bir yönetsel model ve anlayış acilen uygulamaya geçirilmelidir.
- Üniversite açılmasına sınırlama getirilmeli; var olan bazı üniversitelerin birleştirilmesi yoluyla daha dinamik ve saygın bir akademik yapı kurulmalıdır.
- Öğretim elamanı seçimi evrensel ve objektif ölçütlere göre yapılmalı, kayırma ve nepotizmin önüne geçilmelidir.
- Öğretim üyelerinin yabancı dil yetkinliklerini artırıcı önlemler alınmalı; akademisyenlerin ikinci bir yabancı dil yetkinliği için strateji geliştirilmelidir.
- Vakıf üniversitelerinin kâr amaçlı ticari işletmeler gibi yapılanmaları vakıf doğasına aykırı bir durum olup, akademik kaygılarının ön plana alındığı, öğretim üyesi yetiştirme, bilimsel üretkenliği destekleme gibi hususlarda daha fazla sorumluluk üstlenmelerini sağlayacak denetim mekanizmaları kurulmalıdır.
- Üniversitelerin, ARGE çalışmaları yürütmeleri için kaynak sorunu üst seviyede olup öğretim üyelerinin niteliğini artırmaya dönük çalışmalar yapmaları sınırlanmaktadır. Üniversitelere cari giderler ve yatırım bütçesi dışında doğrudan ARGE çalışmaları için kullanabilecekleri kaynak aktarımı sağlanmalıdır.
- Akademisyen özlük hakları gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında oldukça düşük olup akademik çalışmalar yapmalarını engelleyecek düzeydedir. Daha fazla gelir elde edebilmek için birçok ülkeye göre 10 kat fazla ders yükü yüklenmektedirler. Bu durum akademik verimi düşürdüğü gibi öğretimin de niteliğini azaltmaktadır. Akademisyenlerin özlük hakları gelişmiş dünya ile rekabet edebilecek düzeylere getirilmeli, akademik çalışmalar için kullanabilecekleri ek bütçeler tahsis edilmelidir.
- Akademisyenlerin eleştirel düşünme ve düşünce özgürlüğünü koruyucu önlemler alınmalı; rutine binen 10 yıllık periyotlarla akademisyenlerin mahkeme kararları olmaksızın keyfi olarak üniversitelerden uzaklaştırılmasının önüne geçilmesi için yasal güvence oluşturulmalıdır.
- Üniversitelerin kuruldukları bölgenin koşulları ve ihtiyaçlarına göre yapılanmaları sağlanmalı, bulundukları bölgeye katkı sağlayıcı faaliyet alanları odaklı bir yapı kurgulanmalıdır.
- Üniversitelerin eğitim programları istihdam odaklı, toplum ve birey ihtiyaçlarına uygun olarak yeniden tasarlanmalıdır. İstihdam imkânı az olan alanlarda kontenjanlar çok sınırlı hale getirilerek az sayıda öğrencinin daha nitelikli yetişmesi sağlanmalı, bu alanlar bölgesel olarak belirli üniversitelere toplanarak öğretim üyesi ve kaynak israfı önlenmelidir.
- Meslek yüksek okulları kuruldukları bölgenin sanayi alanlarına hem fiziki hem de yönetsel olarak entegre olacak şekilde konumlanmalıdır. Bu okullardaki programlar ve kontenjanları her yıl sektör temsilcileri ile birlikte belirlenmeli, öğrencilerin uygulama çalışmaları için sektörün inisiyatif alarak sorumluluk üstlenmesini sağlayıcı tedbirler alınmalıdır.
- Öteden beri giderek kronikleşen ve bir plansızlık göstergesi olan kontenjan sorununun giriş puanı düşürülmesinin dışında özgün çözümler üretilmeli, tercih edilmeyen bölüm programlarının daha işlevsel hale getirilerek dönüştürülmeleri, buralardaki öğretim üyelerinin yeni becerilerle donatılarak sektör ihtiyaçlarını karşılayacak eğitim verebilmeleri sağlanmalıdır.
- Öğretim üyesi yetiştirme programları kapsamında eğitim alan ve 50/D kapsamındaki hükümler gereği işsiz kalmak ile yüz yüze olan genç araştırmacıların sorunlarına acil çözüm üretilmeli, büyük emeklerle yetiştirilen bu nitelikli insan kaynağının harcanmasına ve yurtdışına göçüne izin verilmemelidir.
- Öğretmen yetiştiren programlar; çağın koşullarına göre yeniden yapılanmalı, uygulama okulları ile entegre olacak bir yapıya kavuşturulmalıdır. Göstermelik formasyon programları ile “hiçbir şey olamasam bari öğretmen olayım” anlayışını destekleyen uygulamalarla, nitelik ve ihtiyaç düşünülmeden daha çok bir gelir kapısı haline getirilen öğretmenlik sertifika programlarından vazgeçilmeli, ihtiyaç olan alanlarda lisansüstü programları ile uygulama ve teorinin bütünleştirildiği öğretmen yetiştirme programları tasarlanmalıdır.
- Üniversitelerin uluslararasılaşma çabaları desteklenmeli; bunun için programların uluslararası akreditasyon almaları ve uluslararası öğrenci çekmesi için önlemler alınmalıdır.
- Üniversiteler ülkenin insan kaynağını planlayan kuruluşlar olarak dünya ve ülke ihtiyaçlarına göre yeniden tasarlanmalıdır.
- Üniversiteler yaşamdan kopuk bir şekilde çalışmakta, işlevsiz eli kolu bağlı kurumlara dönüşmüş durumdadır. Üniversitelerin toplumu ileri düzeye taşıyabilmeleri için sadece var olanı değil olanın ötesinde ürünler, bilgiler, çözümler ortaya koymaları gerekir. Bu anlamda bilim ve bilginin merkezi olma işlevi üstlenen üniversitelerin niteliği ile ilgili sorular üzerinde durulmalı, yaşama katkısı çok alt seviyelerde akademik çalışmalar yerine insan yaşamına katkı sağlayıcı bilimsel çalışmaların üretilmesini destekleyen bir yapı kurulmalıdır.
- Toplum üniversitelerden bilgiyi ürettiği gibi bilgiyi yayması ve ülkenin insan kaynağının niteliğini artırması beklentisi içindedir. Üniversitelerin ülkenin insan kaynağını dönüştürme işlevi, sorumluluğunu yeterince yerine getirmediği; açılan eğitim programlarının buna yeterince hizmet etmediği kanaati hızla yayılmaktadır. Boş kalan kontenjanlar bu durumun önemli göstergelerini sunmaktadır. Bu algının değişmesi ve üniversitelerin işlevlerini layıkıyla yerine getirebilmeleri için üniversite eğitim programları ülke insan kaynağının niteliği ve gelecek perspektifleri çerçevesinde yeniden yapılanmalıdır.
- Yükseköğretimde etiğe aykırı her türlü eylem ve davranışın [intihal, yağmacı dergi ve yayınlar, tacizler, kadro kayırmacılığı vb.) azaltılması için bütüncül bir strateji geliştirilmelidir.
- Türk yükseköğretiminin en temel iki sorunun akademik özgürlükler ve iyi yönetime dair tartışmalar etrafında toplandığı görülmektedir. Entelektüel ve akademik ortamın iyileştirilmesi için özgün bakış açıları geliştirilmelidir. 25.09.2021
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Şuurlu Öğretmenler Derneği