Mübarek üç aylar içerisinde bizleri bir araya getiren Allah’a hamdolsun.
Hepiniz hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Receb ayını hayırlısı ile geçirdiğimiz gibi Allah şaban ayını ve ramazan ayını da hayırlısı ile geçirmeyi bayrama ulaşmayı nasib eylesin.
Şuurlu Öğretmenler Derneği olarak temennimiz eğitim öğretimde yaşanan olumsuzlukların asgari düzeye inmesidir. Maalesef işler temenniyle yürümüyor. Millî eğitim sistemindeki sorunlar azalmak şöyle dursun giderek çoğalmaktadır.
Bir ülke eğitime ne kadar önem veriyorsa geleceğine o kadar önem veriyor demektir. Eğitime verilen önem, yetiştirilen öğretmenin yeterliliği, eğitime yapılan yatırımlar kadar milletin inanç, ahlak ve kültür değerlerine uygun olup olmamasıyla da ilgilidir.
Eğitimi sadece öğrencinin akademik başarısı ya da alt yapı sorununun çözümlenmesi olarak göremeyiz. Eğitimde asıl mesele öğrencinin kalbine ne koyduğumuzdur. Çocuklarımızı edepli, ahlaklı bireyler olarak yetiştirmekle mükellefiz. Bu işi de ancak iyi yetişmiş, kendine güveni olan millî ve manevi değerlerine bağlı öğretmenler yapacaktır.
Eğitim öğretim milletin inanç, ahlak ve kültürü ile uyumlu olması gerekirken hep batı taklitçiliği öne çıkarılmış, taklitçilik hastalığından dolayı eğitimde özgünlüğü bir türlü yakalayamamışız. İngiltere Hindistan’ı sömürge yaptığında dönemin İngiliz eğitim bakanının şu sözü manidardır: “Hindistan’a öyle bir eğitim sistemi kuracağız ki, rengi Hintli ama zihniyeti İngiliz olan insanlar yetiştireceğiz.” Gerçekten İngilizler Hindistan’dan çekilmesine rağmen bu ülkede yıllarca İngiliz zihniyetinde nesiller yetişti.
Bizde de yüzyıldır batı taklitçisi eğitim sistemi ile rengi Anadolu ancak zihniyeti batılı insanlar yetişti ve halen yetiştirilmeye devam ediyor. Şuurlu öğretmenler Derneği olarak mevcut eğitim sistemimin batıcı anlayıştan bir an evvel kurtulup, adı gibi millî gibi kendisi de millî olan bir eğitim sistemine kavuşmasını arzu ediyoruz. Bu ülkede artık rengi de zihniyeti de Anadolu olan insanlar yetişmelidir. Bu ülke için salih nesillerin yetişmesi buna bağlıdır.
Yeni yayınlanan Öğretmenlik Meslek Kanunu, bir meslek kanunu olmaktan çok öğretmenlerle ilgili meseleyi kapsamaktadır: Aday öğretmenlikten başöğretmenliğe kadar Öğretmenlik kariyer basamakları ve 3600 ek gösterge. Bu kanun bu haliyle Öğretmenlik Meslek Kanunu değildir. Çünkü kanunda öğretmenlerin özlük hakları, öğretmen görev ve sorumlulukları, şiddete karşı güvence, öğretmenlerin yetiştirilmesi, atamaları, yer değiştirmeleri, idarecilik ve sorunları gibi birçok konu yoktur. Bu kanunda özel sektörde çalışan öğretmenler, sözleşmeli öğretmenler, ücretli öğretmenler yoktur. Müfettiş seçim ve atama kriterleri ve özlük hakları yoktur. Ücretli öğretmenlerle ilgili hiçbir mesele yoktur. Bizce 222 sayılı, 657 sayılı ve 1739 sayılı kanunlardaki mevcut hükümler Öğretmenlik Meslek Kanunu adı altında toplanmalıdır.
ÖĞ-DER olarak eğitim öğretimdeki diğer çözüm önerilerimiz şöyledir: Kadrolu, sözleşmeli öğretmenlik farkı ortadan kaldırılmalıdır. Bir emek sömürüsü olan ücretli öğretmenlikte ücretli öğretmenlere geçimlerini rahatlıkla sağlayacakları ücret verilmelidir. Ücretli öğretmenlerin sigortaları tam olarak yatırılmalıdır. Resmi tatiller ve kar tatilleri gibi zorunlu tatillerde ücretleri kesilmemelidir.
Eğitim sistemi ve ders müfredatları yeniden düzenlenmeli inanç, ahlak ve kültürümüze uygun hale getirilmelidir.
Öğretmen eksikliği ücretli ve sözleşmeli öğretmenle değil, kadrolu öğretmenle giderilmesi için yeterli sayıda öğretmen ataması yapılmalıdır.
Merkezi yerlerdeki okullarda kalabalık sınıflardan ve ikili öğretimden kurtulabilmek için Mesleki Eğitim Merkezleri daha işlevsel hale getirilip okumak istemeyen öğrencilerin mesleğe yönlendirilmeleri kolaylaştırılmalıdır.
Hayat pahalılığının el yaktığı şu günlerde öğretmenlerimiz enflasyon altında ezdirilmemelidir.