ÖĞ-DER Konya Şube Başkanı Yavuz Aydın, “Öğretmen; ahlak ve maneviyatı kendine referans alırsa sağlıklı nesiller yetiştirebilir. Eğitimin de asıl amacı budur. Bu anlamda öğretmenlere büyük sorumluluklar düşmektedir” dedi.
Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER) Konya Şubesi, 3. İl Eğitim Şurasını gerçekleştirdi. Ticaret Odası (KTO) Konferans Salonu'nda düzenlenen şuraya; ÖĞ-DER Şube Başkanı Yavuz Aydın'ın yanı sıra İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Mustafa Yılmaz, Eğitim Bir-Sen 2 No'lu Şube Başkanı Şenol Metin, Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretim Bölümü Başkanı Prof. Dr. İbrahim Coşkun, Eğitimci-Yazar Önder Volkan Erikçi ve çok sayıda eğitimci katıldı. Şurada; öğretmen motivasyonu ve yeterlilikleri, günümüz öğretmeninin önündeki engeller ve çözüm önerileri, ahlaki ve manevi değerlerin Kur'an ve sünnet ekseninde öğretilmesi ve eğitim, medya, ahlak ilişkisi konuları konuşuldu. Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın ÖĞ-DER ile ilgili yaptığı konuşmanın sinevizyon gösterisi ile başlayan programın açılış konuşmasını yapan ÖĞ-DER Konya Şube Başkanı Yavuz Aydın, öğretmenlik mesleğinin itibarsızlaştırılmak istendiğini dile getirdi. Öğretmenlerin saygın olduğunu belirten Aydın, “Mükemmel insan yetiştirmenin ve bu uğurda gidilecek yolun şeklini bu şura ile çizeceğiz. Eğitime bugün en çok tesiri olan şey içinde kaybolduğumuz sanal âlemdir. Bu da bir nimettir. Önemli olan nimetin hangi gaye ile kullanıldığıdır. Yapılan iş kime yarıyor bu bilinmeli. Eğitim, ahlak ve maneviyata göre verilmelidir. Bu konuda öğretmenlere büyük sorumluluklar düşüyor” dedi.
Öğretmenlerin sadece bir meslek grubunu icra eden insanlar olmadığını, her anne ve babanın da aslında bir eğitimci olduğunu kaydeden İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Mustafa Yılmaz, çocuğun küçük yaşlardan itibaren eğitiminin başladığını ve cennette birlikteliği hedeflerse başarılı olabileceğini dile getirdi. “Eğitim ve öğretimde iki ana unsur bulunuyor” diyen Yılmaz, “Öğrenci ve öğretmen bu iki unsurdur. Öğrenci; kurumuş, suya ve yağmura susamış, mahsül vermek için çırpınıp duran bir topraktır. Verilecek su ile işlenmesi ve belli bir kıvama getirilmesi gerekiyor. Öğretmen ise muhtaç olduğu suyu ona verecek, onu işleyecek, gelecekte bir gün mahsül vermesini sağlayacak kişidir. Milli Eğitim sistemi yıllardır değişiyor. Öğretmen, öğrenciyi işlerken öncelikle varoluş sebebini öğretmelidir. Çünkü sistemde birçok konuda eksiklik var. Bunları yaşayarak öğreniyoruz” cümlelerini kullandı. Öğrencilerin Fizik, Kimya ve Matematik kadar ahlaki ve manevi bilgilere de ihtiyacının olduğunu söyleyen Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Biz niye varız? Bunun için yapmamız gerekenler nelerdir? Eğitime başlarken çizgi çiz, harfleri öğren, çarpım tablosunu ezberle gibi anlayışla eğitim olmaz. Hangi yaş grubunda olursa olsun öğrenciye ne öğretilmesi gerektiği bilinmeli. Öğrenciye varoluş amacını sürdürebilmek için de eğitim verilmeli. Demir kiminin elinde çekiç kiminin elinde silah olabilir. Hangi zihniyet ve amaca kullanıldığı önemli. Sen çok başarılı bir doktor veya mühendis olacaksın gibi söylemlerle öğrencilerin beynine maddi anlamlar yüklenmemelidir. Böyle olursa veliler hüsran yaşar. Kadim kültürümüz ve kendi inançlarımızdan oluşan eğitim sisteminden yana olmalıyız” şeklinde konuştu.