ÖĞ-DER Şuurlu Öğretmenler Derneği Elazığ Şubesi Başkan Habib Karaçorlu, kısmi olarak başlayan 2020 – 2010 eğitim öğretim yılı nedeniyle açıklama yaparak, yaşanan sıkıntılara değindi. ÖĞ-DER Şuurlu Öğretmenler Derneği Başkanı Habib Karaçorlu’nun satırbaşları şöyle;
“2020-2021 eğitim öğretim yılına ne yazık ki içinde bulunduğumuz salgın nedeniyle bu yıl farklı bir atmosferde girmekteyiz. Okullarımız alışılanın çok ötesinde bu öğretim yılına öğrencisiz ve öğretmensiz olarak başlamış oldu. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de giderek yayılmaya devam eden covid-19 virüs salgını önceki eğitim yılının ikinci döneminden itibaren eğitim hayatımıza maalesef ciddi darbeler vurdu ve halen vurmaya da devam etmektedir. Bu konuda gerek milli eğitim bakanımız ve gerekse yereldeki yöneticilerimizin uzaktan eğitim yoluyla eğitim öğretimin devam ettirilmesi için ortaya koyduğu plan ve projeler tam olarak yüz yüze eğitimin yerini alabilmiş değildir. İçinde bulunduğumuz şartlarda olması da asla mümkün gözükmemektedir. Önceki öğretim yılının ikinci döneminden itibaren başlayan salgın sürecinde tedbir olarak ortaya konulan uzaktan eğitimin ciddi anlamda uygulanamadığı ve yeterli faydayı sağlayamadığını görmekteyiz. Bunun en önemli nedenlerinin başında öğrencilerin önemli bir kısmının internete bağlanma konusunda imkanlarının ve uzaktan eğitimde devam zorunluğunun olmayışıdır. Uzaktan eğitim için gerekli internet imkanı ve devam zorunluluğunun olmaması öğrencileri dersleri takip etmeleri konusunda gevşek davranmaya itmiş, böylece öğretmenlerin internet üzerinden verdikleri derslere katılım ne yazık ki çok düşük düzeylerde kalmıştır. Devam zorunluluğunun getirilmemesinin nedeni olarak da öğrencilerin tamamının bilgisayar ve internete erişim konusunda eşit imkanlara sahip olmamasından kaynaklandığı bilinmektedir. Eğitim öğretim konusu ihmal edilecek, ertelenecek veya basit çalışmalarla geçiştirilecek bir konu değildir. Eğitim bir ülkenin geleceği ve kalkınması konusunda em önemli faktördür. Bu nedenle eğitimin yerine getirilmesi konusunda her türlü imkanların kullanılması, şartların zorlanması ve gereken en üst düzey fedakarlığın yapılması gerekmektedir. İlkokuldan yüksek öğretime kadar eğitimin hemen her alanında öğrencilerimizin yetiştirilmesi konusunda şu ana kadar yapılanların ötesinde daha da yapılması gereken çalışmalar ve alınacak önlemler elbette vardır. Bu konuda gerek devletimizin ve gerekse velilerimizin fedakarlık yapması ve azami gayret göstermeleri gerekmektedir.
Uzaktan eğitim yanında yüz yüze eğitimin yapılması için gerekli konudur. Bu mesele aslıda zor gibi görünse de ciddi bir disiplin içerisinde ele alınmalıdır. Özellikle usta çırak ilişkisi şeklinde eğitim veren meslek liselerimizde mutlaka yüz yüze eğitim yapılabilmesi için gerekli tedbirler alınmalı ve planlamalar yapılarak normal eğitime geçilmelidir. Pratik verilmeden devam ettirilecek mesleki eğitimde ilerde telafisi mümkün olmayacak olumsuz sonuçların doğacağı muhakkaktır. Bu hususta eğitimde toptancılık uygulaması terk edilerek yerleşim yerlerine, okul ve çevre şartlarına göre stratejilerin belirlenmesi gerekmektedir. Alınacak kararlarda mutlaka öğretmen, öğrenci ve velilerin de görüşlerine başvurulmalı, korku ve endişelerden uzak, akılcı, gerçekçi ve pratik çözümler bulunmalıdır. Bu konuda hem il ve ilçe müdürlerine hem de okul müdürlerine gerekli yetki ve sorumluluk verilmelidir. Eğitimde şu ana kadar uygulanan ve sonuç almaktan ziyade mevzuatı yerine getirmekten başka işe yaramayan kurallar ve müfredat anlayışı terk edilmelidir. Eğitim öğretimin temel amacı çocuk ve gençlerimizi sınava değil hayata hazırlamak olmalıdır. Bu konuda atılacak en önemli adım eğitimdeki fırsat eşitsizliğini ortadan kaldırmak olacaktır. Kaliteli bir eğitim almanın tüm çocuklarımızın anayasal hakkı olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle okulların teknik ve fiziki imkanları ile sınıf mevcutları nitelikli öğretime uygun hale getirilmelidir. Eğitimde asıl unsurun öğretmen olduğu gerçeğinden hareketle de öğretmenlerin yetiştirilmesi gereken adımların atılmalı ve hak ettiği ücret verilmelidir. Öğretmenlerin hakkı olan 3600 ek göstergenin verilmesi için daha fazla zaman kaybedilmemelidir. Öğretmenler arasındaki kadrolu, sözleşmeli ve ücretli ayırımı ortadan kaldırılarak tüm öğretmenler kadrolu hale getirilmelidir. Öğretmen performansı objektif kriterlerle sürekli ölçülmeli, öğretmenlere kendilerini yenileyecek ve geliştirecek imkanlar sunulmalıdır. Bu duygu ve düşüncelerle yeni eğitim ve öğretim yılının tüm öğretmen, öğrenci ve milletimize hayırlı olmasını diler, sağlık içerisinde başarılı bir yıl geçirmelerini niyaz ederiz.”